Görevi Kötüye Kullanma Suçu Unsurları ve Savunma Esasları
Görevi Kötüye Kullanma Suçu Unsurları ve Savunma Esasları. S&Ö Hukuk Avukatı Av. Sedef Öğüt kamu görevlilerin yargılanmasında en çok karşılaşılan Görevi Kötüye Kullanma suçu, suçun oluşumu için ararnan şartlar ve kamu görevlisinin savunmasında dikkat etmesi gereken hususlar hakkında bir değerlendirmede bulundu. Antalya Barsu Avukatlarından Av. Sedef Öğüt’ün TCK, Anayasa ve Yargıtay kararları kapsamında yaptığı değerlendirme
Kamu görevlileri zaman zaman “Görevi kötüye kullanma suçu” ile yargılanma durumuyla karşı karşıya gelmektedir. “Görevi Kötüye Kullanma Suçu” kamu adına görev yapan 657 Devlet Memuru veya bu kanuna bağlı sözleşmeli devlet memuru ve kamu işççileri hakkında yapılan bir suçlamanın dayanağı TCK MADDE 257.’dir. Cumhuriyet Başsavcılığı İddianamesi ile hakkında kovuşturma başlayan failler Ceza Mahkemesinde yaptıkları görevden kaynaklı suçlarının olmadığını savunma vererek mahkemede ifade vererek delil ve belge sunarak ispat etmek durumuyla karşı karşıya kalır.
Görevi Kötüye Kullanma Suçu Madde 257 (1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) İrtikâp suçunu oluşturmadığı takdirde, görevinin gereklerine uygun davranması için veya bu nedenle kişilerden kendisine veya bir başkasına çıkar sağlayan kamu görevlisi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
Görevi Kötüye Kullanma Suçu İle Yargılanan Sanıkların Lehine Olabilecek Durumlar.
1- Sanık hakkında yapılan suçlama ve düzenlenen iddianame: TCK “Ceza sorumluluğunun şahsiliği” başlıklı “Madde 20- (1) Ceza sorumluluğu şahsidir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz.” Hükmüne ve Ceza Davalarının ana ilkelerinden biri olan SORUMLULUĞUN ŞAHSİ OLMA İLKESİNE uygun olarak kamu görevlisinin görev tanımı iyi yapılmalıdır.
Nitekim Y5.CD, 23.06.2018, E. 2014/6749, K. 2016/6698. 36 YCGK, 26.2.2013, E. 2012/4-425, K. 2013/67 Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararlarında bu husus, “Bu suçun oluşması için gerekli olan ilk şart, kamu görevlisi olan failin yaptığı işle ilgili olarak kanun veya diğer idari düzenlemelerden doğan bir görevinin olması ve bu görevi dolayısıyla yetkili bulunmasıdır. Bir kimse kamu görevlisi olmasına karşın o işle ilgili görevi ve yetkisi yok ise, başka bir suçu oluşturmayan hukuka aykırı davranışı disiplin cezasını gerektirebilirse de, görevi kötüye kullanma suçunu oluşturmayacaktır. Çünkü hukuken sahip olunmayan bir yetkinin kötüye kullanılmasından da söz edilemez.” şeklinde ifade edilmiştir
Yine Anayasa Mahkemesi 21.11.2002 gün ve E.2001/332, K.2002/106 sayılı kararında,“…Memurların görev ve yetkileri ile bunların nitelikleri, sınırları, gerekleri, yürütülen kamu hizmetini düzenleyen mevzuatta gösterildiğinden her davada memurun, bu mevzuatla çizilen sınırları aşıp aşmadığı saptanarak, görevi kötüye kullanma suçunun maddî unsuru belirlenecektir. Bunun yanı sıra, kuşkusuz suçun oluşmuş sayılabilmesi için failin memur olması, eylemin memurun göreviyle ilgili bulunması ve manevi bakımdan kastın varlığı gibi suçun diğer unsurları da aranacaktır…” denilmektedir.
2-Görevi Kötüye Kullanma Suçunun varlığında söz edebilmek için kasıt aranmalıdır. “TCK Madde 21- (1) Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.” Hükmüne göre failin suçlanabilmesi için kastın varlığı tespit edilmesi gerekmektedir.
Yargıtay CGK 20.10.2009 tarih ve E.2009/12, K.2009/238 sayılı kararında,
“…5237 sayılı TCK’nın 257. maddesinde düzenlenen “görevi kötüye kullanma” suçu; 765 sayılı yasanın 240. maddesinde yer alan “görevde yetkiyi kötüye kullanma”, 230. maddesindeki “görevi ihmal”, 228. maddesinde düzenlen “görevde keyfi davranış” ve 212/1. maddesindeki “basit rüşvet alma” suçlarının karşılığını oluşturmaktadır. Hâkim olarak görev yapmakta olan sanığın, müstemir yetkisine ilave olarak geçici olarak baktığı asliye ceza mahkemesinde, hapis ve para cezasına hükümlü hakkında, duruşma açmaksızın dosya üzerinden verdiği uyarlama kararını c. savcılığına görüldü ye göndermeyerek kesinleştirmesi ve infaza göndermesi şeklindeki eylemiyle, görevinin gereklerine aykırı bir davranışta bulunduğunda kuşku bulunmamaktadır. Ancak, sanığa isnat edilen eylemde, “kişilerin mağduriyeti, kamunun zararına neden olunması veya kişilere haksız kazanç sağlama” öğelerinden hiç biri gerçekleşmediğinden, özel dairece verilen beraat kararı isabetlidir…”
3- TCK “Görevi kötüye kullanma” başlıklı “Madde 257” hükümlerine göre
Görevi Kötüye Kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin görevinin gereklerine aykırı davranarak veya görevinin gereklerini yapmayarak; kişilerin “mağduriyetine” neden olduğu, “kamu zararına” sebebiyet verdiği veya “kişilere haksız kazanç sağladığı” tespit edilmiş olmalıdır. Bu üç unsur veya en azından biri tespit edilemedi ise suçun unsurları oluşmaz.
Yargıtay CGK 20.10.2009 tarih ve E.2009/12, K.2009/238 sayılı kararında,
“…5237 sayılı TCK’nın 257. maddesinde düzenlenen “görevi kötüye kullanma” suçu; 765 sayılı yasanın 240. maddesinde yer alan “görevde yetkiyi kötüye kullanma”, 230. maddesindeki “görevi ihmal”, 228. maddesinde düzenlen “görevde keyfi davranış” ve 212/1. maddesindeki “basit rüşvet alma” suçlarının karşılığını oluşturmaktadır. Hâkim olarak görev yapmakta olan sanığın, müstemir yetkisine ilave olarak geçici olarak baktığı asliye ceza mahkemesinde, hapis ve para cezasına hükümlü hakkında, duruşma açmaksızın dosya üzerinden verdiği uyarlama kararını c. savcılığına görüldü ye göndermeyerek kesinleştirmesi ve infaza göndermesi şeklindeki eylemiyle, görevinin gereklerine aykırı bir davranışta bulunduğunda kuşku bulunmamaktadır. Ancak, sanığa isnat edilen eylemde, “kişilerin mağduriyeti, kamunun zararına neden olunması veya kişilere haksız kazanç sağlama” öğelerinden hiç biri gerçekleşmediğinden, özel dairece verilen beraat kararı isabetlidir…”
4- Kamu Zararı Görevi Kötüye Kullanma suçunun en belirleyici unsurudur. ; 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 71’inc i maddesinde “Kamu zararı“, “kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunması” olarak tanımlanmıştır.
Ayrıca Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 18.10.2005 gün ve 4. MD-96-118 sayılı kararında belirtilen “Norma aykırı her davranışın, kamuya duyulan güveni sarstığı, dolayısıyla, kamu zararına yol açtığı veya zarara uğrama ihtimalini ortaya çıkardığı şeklindeki bir varsayımla da hareket edilmemelidir”. Denilmektedir.
Bu durumda kamu görevlisinin görevinin gereklerine aykırı yaptığı her fiil kamu zararı doğurmadığı için somut kamu zararı tespit edilmelidir.
Yorum gönder